Serbest
Okunan
Bizim İçin Bir Fırsat Çıkar Mı?
0

Bizim İçin Bir Fırsat Çıkar Mı?

by Özgür Eralp01 Haziran 2009

Bir önceki yazıda; Avrupa’daki yazılım geliştirme faaliyetlerinin uzak doğuya kaymasının ana nedeni olarak maaliyetleri göstermiş, ve gerçekleme riski az, sadece adam-saat gerektiren yazılım işlerinde başta Hindistan olmak üzere Çin ve Taiwan’da yerleşik şirketlere ciddi anlamda yönelim olduğundan bahsetmiştim. İçinde bulunduğumuz ekonomik durumda, Avrupalı birçok şirket yazılım ihtiyaçlarını dışarıdan karşılamayı tercih etmekte ve bünyelerindeki yazılım geliştirme ekiplerinde bu doğrultuda adımlar atmaktadır. Fakat, uzak doğuda üretilen çözümlerde karşılaşılan problemlere bakıldığında “bütün bir çözümü” özellikle arge faaliyetleri kapsamında oralardan sağlayabilmeleri açıkca güç gözüküyor.

Geçenlerde bir İngiliz televizyon kanalında Makedonya tarafından hazırlanmış bir reklama gözüm takıldı. Reklamın amacı “gelin ülkemizde yatırım yapın” demek. Yaklaşık 2 dakikalık reklamda vurgulanan iki nokta var. Birincisi orada vergilerin çok düşük olduğu, ikincisi ise alanında uzman bir mühendisin şirkete aylık ortalama giderinin 450$ civarında olması idi. İlginç değil mi? Vurgulanan iki noktanın da temelde dayanağı “maaliyet” yani “para”. Bu dayanak üzerine hali hazırda yatırım yapılmış Avrupa ülkeleride var, Polonya, Çek Cumhuriyet ve Macaristan. Bunlardan birçoğunda Avrupa pazarını hedeflemiş dünya markalarının üretim merkezleri bulunuyor. Fakat gelen haberler hiç iç açıcı değil, üretimler durduruluyor. Çıkan ürün kalitesinden de memnun olmayan birçok firma bu ülkelerdeki üretim merkezlerini kapıyorlar. Diğer taraftan; Avrupa’nın batısında üretim üssü olan firmaya adeta deli gözü ile bakılıyor, çünkü bu maaliyeti yüksek bir ürünün markette satılması mevcut ekonomik durumda güç ve oluşan zararlar karşılanamayacak düzeylere doğru ilerliyor.

Maaliyetlerin azaldığı ülkelerde kalite problemleri ile karşılaşan dünya devleri ne yapıyor veya yapacak? İşi veya ürünü kendi bünyesinde yapmak veya üretmek yerine kalite ve maaliyetin ortak noktasında bir yerde yaptırmayı veya ürettirmeyi seçiyor veya seçecek. Bu ortak nokta için aday ülkeler arasında Türkiye’yi de sayabilir miyiz? Merkez ofislerinde “tasarıma” yönelen, yazılım kadrosunun büyük bir bölümünü “tasarım mimarları” veya “sistem mimarları” ile oluşturan bu şirketler için bir sonraki adım “tasarım” konusunda da dış kaynak kullanımına ağırlık vermek. İşte bizim hedeflememiz gereken pazar noktasıda bu olması gerekiyor, ve bunun içinde gerekli altyapı ve insan gücüne ülke olarak sahip olduğumuza inanıyorum.

Geçen yazıda yer alan bir başka konu ise “yazılımda işkence odası” (torture room) kavramı idi. Avrupa’da bu kavramın nasıl ve hangi nedenlerle popüler hale geldiğine dair düşüncelerimi belirtmiştim. Sektör özelinde oluşturulmuş bir “işkence odası” ile sektördeki birden fazla şirkete hizmet sağlayabilen bir yazılım test firmasının dünya ekonomisinin gittiği doğrultuda parlayacağını düşünüyorum. Çünkü; “doğrulama ve test” süreci yazılımda maaliyetleri önemli ölçüde etkileyen ve maaliyet azaltmasına gidilebilecek bir başka süreçtir.

Dünya ekonomisindeki bu durumdan bizim için bir fırsat çıkar mı? Bunun cevabını birlikte yaşayarak yakında öğreneceğiz.

About The Author
Özgür Eralp
Özgür Eralp
Yorumlar

Yanıt Bırak