Geçen ay köşemizde yer alan, Trail Ridge Consulting tarafından global olarak gerçekleştirilen çevik yaklaşımı benimsemiş firmaların katılımcı olduğu araştırmanın sonuçlarına yer vermeye devam ediyoruz. 39 ülkeden 500’ün üzerinde firmanın katıldığı bu araştırmada, hiçbir Türk şirketinin geri bildirimde bulunmamış olduğunu tekrar hatırlayalım. Geçtiğimiz ay yayınladığımız sonuçların ardından bu araştırmaya ilişkin ilgi oluştu. Sonuçları gerçekten kayda değer ve önemli veriler taşımaktadır. En yaygın çevik yaklaşım modeli olarak %60’lara varan oranla SCRUM tespit edilmiş.

Çevik metotları benimseme oranları…

Raporda göze çarpan bir başka sonuç ise çevik süreçleri kullanan organizasyonlarda bu süreçlerin benimsenme yüzdeleri ile ilgili. Bu organizasyonlarda çevik yöntemler kullanılarak gerçekleştirilen yazılım geliştirme oranları ya çok yüksek ya da çok düşük olduğu gözlenmektedir. Organizasyonların %35’ine yakınında çevik süreçlerin kullanımı tüm geliştirmelerin sadece %25’i veya altında bir düzeydedir. Diğer taraftan, %30’unda ise bu geliştirme oranı %75 ve fazlası seviyesinde tespit edilmiştir. Bu değerler gösteriyor ki, organizasyonların 1/3’ü çevik metotlara hızlıca uyum sağlayabilirken, diğer 1/3’ü ise biraz daha temkinli davranarak, büyük ihtimal ile proje bazlı bu yöntemleri deneyerek sonuçlarını görmeye çalışmaya çalışıyor. Bununla beraber, çalışan sayısı 100’ün altındaki organizasyonların bu benimsemeyi daha kolay kabullenerek, %40’lara varan bir oranda çalışanlarının bu metotlar ile geliştirme yaptıkları tespit edilmiştir.

3 yıllık geçmişe sahip…

Bu araştırmaya katılan 500’ün üzerinde organizasyonun sadece %5’i çevik yaklaşımlar ile 5 yıldan fazla süredir tanışıklık gösterdiği saptanmış. Öyleki 3 yıl ve altında tanışıklığı olanların oranı %80’leri aşmaktadır. Bu oranlar, sadece ülkemizde değil tüm dünyada çevik yaklaşımlar henüz sayısal bir olgunluğa ulaşmadığının, yayılımına devam ettiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bununla beraber bizim, bu işi biraz ağırdan aldığımızı gözlemlediğimi belirtmem gerekiyor. Bu hızla gidersek korkarım ki, bu yaklaşımların gelişmelerini uzaktan izlemeye devam edeceğiz. Bence bizim son ürüne çabuk ulaşmayı seven, istekli ve atik yönlerimiz ile paralellik gösteren bu yaklaşımlarla ilgilimizi arttırmamız gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, bu yaklaşımlarda yer alan metotlar birer hap değildir, tak-çalıştır türünden de değildir.

Organizasyonunuzun özelliklerine uygun uyarlanmaları gerekecektir. Eğer bu yönünü görmeden bu metotları değerlendirmeye kalkışırsanız, metotun etkinliğini ve size katabileceklerini görmeniz çok güç olacaktır.
Çevik araçlar…

Sözü geçen organizasyonlarda gerek takibi ve/veya analizi için kullanılan araçlara bakıldığında, ilk sırada Office, ikinci sırada herhangi bir çevik araç kullanıldığı tespit edilmiş. İlginç bir sonuç ise ülkemizde de yaygılaşmasını hızla sürdüren Wiki sayfaları ile ilgili. Bu sayfaların kullanımı %40 düzeye ulaşmak üzeredir. Organizasyonlar yerel ağları içerisinde bu sayfaları kullanmayı benimsemiş gözükmektedir. En çok kullanılan çevik araçlar arasında, Version One, Rally, Scrum Works, Xplanner, Microsoft VSTS yer almaktadır. Kullanılan araçlar ile ilgili ilginç bir tespit olarak, küçük organizasyonlar bu araçları verimlilik ve üretkenlik temelinde değerlendirirken, büyük organizasyonların izlenebilirlik temelinde değerlendirdiği ortaya çıkmıştır.
Geçtiğimiz ayda belittiğimiz üzere, kendini çevik/atik geliştirme yaklaşımlarını kullanan bir organizasyon olarak gören firmaların ülkelere dağılımında Amerika Birleşik Devletleri’nin dünya genelinde yarı yarıya gibi bir oran ile ilk sırada geldiğini görüyoruz. Ardından ise İngiltere, Kanada, Hindistan ve Brezilya gelmektedir. Görülüyor ki, bu yaklaşımlar kıtamızda henüz güçlü bir ilgi sağlayamamıştır. Fakat bu yönde Danimarka, Fransa, Hollanda ve İtalya başta gelmek üzere hızla ilerlemektedir.

Ülkemizinde bu konuda gerçekleşen çalışmaların belirli olgunluğa ulaşıp, dünya genelinde ses getirmesi tememnisi ile…