Hemen hemen her sektörde olduğu gibi yazılım sektöründe de yeni yıl ile birlikte bir “patent” merakı başladı diyebiliriz. Patent kapma peşinde, yazdığı her kaynak kod satırında acaba patentlik değeri var mı? diye düşünen yazılımcılar dolaşmakta etrafımızda. Düşüncelerin temelinde iki soru var. Bu kod parçası hangi problemi çözüyor? Benden önce birileri bu çözümü düşünmüş mü? Bu sorulara yanıt bulabiliyorsanız, ciddi ciddi “patent alma” çalışmalarına girebilirsiniz. Benim şahsi kaanatim ise, yazılım sektörü için alınan patentlerin kırılganlık düzeyi (başka deyişle “hack” edilmesi) oldukça fazla diğer sektörle karşılaştırılınca. Çünkü, yazılım ürünlerinde bir problemin çözümüne giden yolların sayısı düşünme yeteneğinize göre arttırabilir. Zeki yazılımcılarımız, ufak parmak hareketleri ile patentinizi kaynak kodları karşısında etkisiz duruma getirebilirler. Bunun için patent başvurusunda bulunurken, patentinizin tanımını ve etki alanını belirlerken iyice düşünmeye ihtiyaç var. Biraz daha teknik olmak gerekirse, kullanıcı arayüzleri ile alınacak patentleri, yazılım sektöründe en etkili patentler olarak görüyorum. Bu patentlerin hem ihlal kontrolü daha basit hem de kırılması daha zor. Diğer taraftan kullanıcı arayüzü harici ara katman ve alt seviyeler için ise, yeni bir buluşunuz yok ise sadece iyileştirme yaptıysanız, alacağınız bu patentin kırılganlığı çok yüksektir.

Alacağınız patenti uygulayamazsanız, başvurularda yaptığınız tüm maaliyetler şirketiniz için geri dönüşü olmayacak ve “masraf” niteliğinde kalacaktır. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) tarafından hazırlanan 2006 yılı patent raporuna göre, Güney Kore’de her 1 milyon dolarlık Ar-Ge harcamasından 4,60 adet patent elde edilirken, bu rakam Türkiye’de 0,14 adet olarak gerçekleşiyor.

ArGe gücü…

Ülkemizdeki ArGe’ler ile ilgili bir haber, çeşitli farklı alanlarda bilgi birikimine sahip Koç Topluluğu’ndan geldi. Koç Topluluğu ArGe envarterini çıkartmış. Holdinglerimizin sahip oldukları teknolojileri görebilmelerini sağlayacak, bu bütünü farklı alanlarda değerlendirmelerinin yollarını daha net ortaya çıkartacak bu adımların sonuçlarının yararlı ve verimli olacağına inanan bir yazılımcı olarak, bu yaklaşım ile Koç Topluluğu’nun elde ettiği “Information Technology Infrastructure Library-ITIL (Dünyada en iyi pratiğe sahip Bilgi Teknolojileri Altyapı Kütüphanesi)” sertifikası haberine yer vermek isterim. Bu yıl içerisinde, dağınık durumdaki ArGe bölümlerinin birleştirilmesine ilişkin duyumlar çeşitli şirketlerimizden de geliyor, ayrıca belirtmek isterim.

İlginç polemik..

Geride bıraktığımız Aralık ayının sonlarında başlayan ilginç bir polemik yaşandı ülkemiz yazılım sektöründe. Temel konu, Meteksan şirketinin CMMI denetiminden başarı ile çıkıp belge almasıdır. Hiç şüphesiz bu belge ile Meteksan yeni iş fırsatlarından daha kolay yararlanabilecek. Meteksan’ı tebrik ediyoruz. Bu güzel haber ile başlıyan tartışma ise “hangi şirketin bu çalışmalarda danışmanlık ve destek vermesi” ile ilgili. Konuşulan iki ayrı şirket var bu konuda. Bunlardan biri Nitelik, bir diğeri ise BT Grubu.

Global araştırma..

Trail Ridge Consulting tarafından bağımsız ve global olarak gerçekleştirilen çevik yaklaşımı benimsemiş firmaların katılımcı olduğu araştırmanın sonuçları geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Araştırma, 39 farklı ülkeden 500’ün üzerinde geri bildirim ile gerçekleştirilmiş. Maalesef bunların içerisinde kayıtlı bir Türk firmasi yer almıyor. Bu demek değil ki, ülkemizde bu yönde adımlar atılmıyor, ama bu atılan adımların biraz yavaş ilerlediği kabullenmemiz gerekecektir. Kendilerini çevik/atik geliştirme yaklaşımlarını kullanan olarak gören firmaların ülkelere dağılımında Amerika Birleşik Devletleri’nin %50’ye yakın oran ile dünya genelinde ilk sırada geldiğini görüyoruz. Ardından ise İngiltere, Kanada, Hindistan ve Brezilya gelmektedir. En yaygın çevik yöntem sıralamasında ise SCRUM %60’lara yaklaşan oranı ile başı çekmektedir. XP ise yaklaşık %25 ile belirgin bir kullanım alanına sahip görünmektedir.